Sevgisiz
Sevgisiz
İnsanoğlunun en büyük açlığı sevgiyedir kuşkusuz. Yeryüzünün en güzel nimetleriyle karnını tıka basa doldursa da, sevgiye açtır her zaman. Masum bir kavramdır sevgi… Fakat şüpheyle bakılmalıdır. Çünkü deneyimliyoruz ki masum görünümlü bu şey, her zaman masum değildir. Bazen anlamsız ve aşırısı zarar verebilir hayata ve insanlara. Vassaf Hocanın dediği gibi “sevginin sevenlerden korunması”[1] gerekir bazen. Dünyayı değişip, dönüştüren sevgi, her gün farklı mecralarda farklı durumlarda dünya sahnesinde yerini alıyor. Çoğu zaman aptalca bir oyun da olsa, böyle böyle sevmeyi öğreniyoruz belki de. Belki biraz biraz sevginin gerçek anlamına yaklaşabiliyoruz. Bugün bu muğlâk oyun içinde “sevgisizlerin durumlarını” konuşmak istiyorum.
Cin gibi dört gözle bakar dünyaya sevgisiz, derinden bakar. Anlamaya çalışır bu lanet olası dünyaya neden geldiğini, bu sevgisizlik içinde bunca insanın hala mutlu şekilde nasıl yaşadığını. Sevgisiz hızlıdır. Kaybolmanın vermiş olduğu telaş mıdır? Dünyanın dört bir yanında dönüp duran, sevgiyi yakalama telaşından mıdır? Yerinde duramaz.
Sevgisiz, bir başkaldırandır. Otoriteye yenik düşemez. Muhaliftir sevgisiz. Son anında bile muktedir son kelamını söylediğinde, onun söyleyecekleri henüz bitmemiştir. Son bir bildirisi daha vardır kurulu düzene karşı. Döner durur, hapsolur, zincire vurulur. Direnir, pes eder tövbe eder kurtulur. Sevgisiz, kara zindandan çıkışta bile başını dik tutar. Onun cezayla, akıllandığı neden sonucunu kuran ve bundan sonra akıllı bir çocuk olacağını düşünen sisteme karşı son kez küfreder ve kaçar. Koşar koşar, nefessiz kalana kadar koşar, yorulmaz bir sevgisiz. Uykusuzdur sevgisiz. Çünkü yolun ötesinde berisinde onu arar. Hayatı boyunca ulaşamadığı sevgiyi… Her bulamadığında kaybolur. Hayali bir sevgili yaratır bazen. Bazen bir meyhane masasında kendini bulur. Bazen bir sinagog’tadır, bazen kilise, bazense cami’de. Sevgiyi her yerde arar durur sevgisiz.
İnsanoğlu bir kere sevilir hayatta, o ilk sevgi kutsanmasını yaşayamamışsa o artık koca bir sevgisizlik abidesi olmaya adaydır. Çünkü sevgisiz bir insan sevilmez, ya saygı duyulur ya acınır ona. Sevgisizlik alnına kazınmış kara bir kader gibidir. Etrafında çoğu zaman mutlak Tanrı’yı bile sevmeyi beceremeyen insanlar, değişken insanın yerine kimi zaman parayı, kimi zaman saltanatı, kimi zaman gücü, kimi zamanda kendini severler… Onu annesi bile her şeyden fazla sevmemiştir. Çünkü sevgi kutsaması “her şeyden” fazlasını ister. Sevgisizlik sokağa çıkar yayılır. Bazen iyi bazen kötü eylemlerde bulur. Sevgisizlerin bir kısmı çarpıcı eylem hazırlığı telaşındadır. Bombaları, kurşunları hazır birini sevme arayışındadır. Sevgisiz elbet birini bulur sevecek ve onu çok sever. Ona tapar. Sonrası hüzün tabi… Çünkü sevgisizliğin yarattığı açlık, kontrolsüz bir oburluğa götürebilir insanları. Aşırılıklar azgın bir hayvandan daha çok alçaltabilir bir insanı. Fakat sevgisiz ya da sevilen de biraz alçaktır. Üzerine bombalar yağdırır sevdiğinin, tüm sevgisiz insanların üzerine yağdırır gibi yağdırır kurşunlarını. Onların dünyasında bir dönem aldandığı sahte sevgiler gibi değil gerçek kurşunlar… Çünkü onun sevgisi de, diğer sahte sevgiler gibi şehrin en kirli kerhane duvarlarının ardında bir güç gösterisidir. Masumiyet kaybolmuştur. Sevginin kirli yataklarda, başka bir sevgisizden öç alma biçimidir. Geriye kalan sevgisizlerin gücü yaş ilerledikçe kaybolur. Kaybolma sürecinin boktan çukuruna düşüp. Kendi oluşturdukları girdaplarda bata çıka kaybolurlar. Eğer ki sevgisizin kaderi biraz hazine, biraz kadın ve çokça yaşamak denen aldanmacaysa, o yola gider sevgisiz. Bu biçimsiz, bu adi oyunu oynayanlar ve sevgide aldananlar hiç ağlamasınlar. Kendi yolunu bulamadan, yola giren kaybolmaya mahkûmdur.
Geriye kalan sevgisizleri daha kötü bir kader bekler. Geriye kalan sevgisizlerin birçoğu hayatlarında bir daha hiç sevemeyeceklerdir. Çünkü kalplerine çok uzun zaman önce sevgisizlik, nefret ve iktidar tohumları ekilmiştir. Sevipte kavuşamayanların ve sevgi yumağı dünya ütopyasının bitiş tarihi budur. Tarlaya düşen zararlı bir ot gibi söküldüğü yere yeni bir tohum bırakmıştır ve sevgi yanlış yoldadır. Geriye kalan paramparça hayatlar ve aşklar, güzel bir yaşam için teoriler…
Alican Özer
Kaynak:
[1] http://www.radikal.com.tr/yazarlar/gunduz_vassaf/10_agustos_turkiye-1206097
Fotoğraf: Georgia O’Keeffe
Fotoğraf Kaynak: http://nymag.com/arts/art/reviews/59249/