Hiç
HİÇ
Oturmanın bile ağır geldiği zamanlar vardır. Zamanın ağırlığı, atmosferin ağırlığı üzerine binerken içinde sakladığın mikroplar bile ihanet etmiştir sana. Öylesi bir istila vardır ki üzerine doğru, dünyanın küçüldüğü zamanlardır o anlar.
Yavaş yavaş düşer gardın. Ateşler içinde uyanırsın. Gözlerin millenmiş, karnına bir hançer saplanmış biçimde mahşerin orta yerinde kalakalırsın. Ölmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Dakikalar bile intihar eder bu acı karşısında, zaman yok olur.
Hiç bu kadar karanlık görmedim. Paranın insanlar üzerinde oluşturduğu binlerce unsur ışığımı kapatıyor. Son mumda söndürülmüştür zaten. Ölüm vaat edenler son kez bağırırlar ardından “ölüm, ölüm” diyerek. Yeryüzünde son surda üflenmiştir bu kişiler tarafından. Chopin, Beethoven ağlar meydanlarda…
Toprak kabul eder pıhtılaşan kanı bile “La ilahe illallah” diyerek son nefesini verirken bir canlı. Var olamamış benliğimde bir kez daha hiçliğe kavuşur.
Bedenime ve beynime sahip olmaya çalışanlar büyük bir hüzün içindedir. Ey ölümlü, tasalanma, bende bu kara meydanda parlayamadım diye. Onlar cesetleri de severler. Cesetler karanlıkta iyi parlar, parlatanına göre. Unutma o gün cesedin bir yıldız gibi parlarken sahnede, yazıların ve düşüncelerinin ruhu tüm yapay değerleri parçalamıştır.
Asırlardır, duygularımızı dilimleyip büyük tabaklarla geri sundular bize. Hayat duygularını satmış, duygu pazarlayıcılarının elinde şekilleniyor. Biz, duyguyla beslenenlerin bu havaları anlaması zordur. Belki bir gün sığ bir mantık bizi onlarla aynı safta gösterebilir…
Hiçbir insanın kutsal nimetlerden faydalanması engellenemez. Gün gelir sende çıkar ve inersin yetki makamlarından, diğer tüm halkına bağlı yöneticiler gibi. Biz olmaz orada, yalnız sen inip çıkarsın. Yalansız olsun bu iniş, tanrı mendebur suratlıların gazabından korusun. Sen bu diyarları yönetirken herkes mutlu olsun diye çalışma. Şehrin kuytu köşesinde bir anne, bir baba bir damla gözyaşı dökmesin diye çalış. Sen mutluluk pazarlayıcısı olamazsın.
Dünyanın uzunca bir döneminde, farklı insanlar tanrısal kılıçlarıyla masum insanları keserken. Farklılığa inanan insanlar kılıç korkusuyla eceli bekliyordu. Son kez başım kesilmeden düşüncelerim yazdı. Bana ihanet eden tüm canlılar şahittir buna. Hem, bu kelam yayılır atmosferde. Dünyaya gelen hiçbir şey kaybolmayacaktır.
Ben bir saniyede hiç olurken biçimsizce, ardımda bıraktığım dünyanın değişmeyen düzeni çıldırtıyor beni. Büyük bir çoğunluk için, esas olan nefes almak, yaşamak olmadı hiçbir zaman. Onların en büyük arzusu her daim çalışan o saatin içinde dönen bir çark olmak…
Alican ÖZER
ozeralican@hotmail.com