Posts Tagged ‘ kaya ’

Sahilde Bir Çakıl Taşı

Sahilde Bir Çakıl Taşı

Yemyeşil bir ormandan sahile iniyorum. Yalnızım, çok yalnız. Keşke denize karışsam diyorum. Yok olsam. Yengeçler tutsa ayaklarımdan, bir vatoz çarpsa iman tahtamdan suyun ortasında yavaş yavaş kaybolsam. Durgun ve sıkıcı hayatın içinden sıyrılan benliğimin azgın dalgalar arasında kaybolması kadar etkileyici bir son olamazdı.  Kimseler görmese, kimse el sallamasa bu ıssız sahilden. Daha önce herkesin tek başına uğradığı bu sahilde karşı kıyıdaki kalabalıkların çığlıklarıyla çınlıyor kulaklarım.

Akşama doğru dağların ardından bir ışık topu yükseliyor. Denizin üzeri bembeyaz oluyor anında. Yeni geceye hazırlanıyorum. Çalı çırpıdan kurduğum sofraya, doğadan topladığım meyveler eşlik ediyor. Yükselen ışıkların arasından çıkıp gelmeni umut ederek bekliyorum. O anda biraz ilerdeki asma ağaçları takılıyor gözüme. Anason tohumuna karışmış özlerini sunuyorlar sulandırılmış biçimlerde. Ay doğuyor, büyüyor sen yoksun. Belki orada öylece her şeyden habersiz oturuyorsun. Hiç bilmiyorsun bu yalnız sahilde bekleyen yalnız adamı.

Başım bir kayaya yaslanmış halde uyanıyorum. Bilmiyorum kaç saat uyudum, fakat günlerdir kendimi çok az uyumuş hissederek uyanıyor, yeni doğan günün umuduyla avunuyorum. Sabah, öğle, akşam seni düşlemekten başka bir şey yapamıyorum. Kafamı dağıtmak için oynadığım küçük oyunlara bir yenisi ekleniyor. Deniz üzerinde çakıl taşlarını kaydırıyorum. Yıllar önce rastladığım kırmızı çakıl taşım halen cebimde. Sahile yayılmış binlercesine bakıyorum. Arasına atıyorum çakıl taşımı da. Hiç biri onun gibi parlamıyor, onun kadar güzel görünmüyor gözüme. Her eğildiğimde binlercesi doluyor avucuma, ısrarla karada kalmak istiyorlar. En yassı olanı dört kez sektiriyorum suyun yüzeyinde. Sahilin çakılsız yumuşak bir kısmına uzanıyorum. Doğanın en güzel yatağıdır burası, ara sıra deniz bir yorgan gibi örtüyor üzerimi, sahile yeni çıkmış bir kaplumbağa uyandırıyor uykumdan.

Tüm rüyalarım seni gördüğüm o ilk güne aşık olmuş. Beynimin uyuştuğu, zamanın yavaşlayıp önemini yitirdiği, her şeyin güzelleştiği o dakikalar. Kanıma hızla karışman için seyreltmeden sek içiyorum seni. Ay değil, hafta değil, gün değil dakikalar içinde sarhoş oluyorum. Öyle bir sarhoşluk ki bu, yıllar geçtikçe hiç eksilmeyen bir etkiyle seni seviyorum.

Kafamda binlerce senaryoyla, senin normal yaşamdan kopmanı bekliyorum belki de. Sana söylemek istediğim o güzel sözcükler için uygun bir zaman arıyorum. İçinde “son” geçen sözcükleri değil “İlk” olan sözcükleri daha çok seviyorum. Cümleleri “ama”larla değil “ve”lerle bağlamak istiyorum. Sonuçları değil mutlulukları düşlüyorum…

Alican ÖZER

ozeralican@hotmail.com

Fotoğraf: Metin Demiralay (MDF) facebook.com/metindemiralayphotography