Posts Tagged ‘ 112 ’

Yalnız Çakıl Taşı

Koca şehrin ıssız sokaklarında kimselerin kimsesizleri miyiz bizler? Nedir aile olmak nedir bir arada yaşamak? Karanlık ve soğuk bir caddede yürüyorum. Üzerime bulutlar yağıyor. Her köşede birkaç tane ışığı yanan ev…

Çok mutsuzum. Elim cebime gidiyor. Küçük ve eski telefon rehberimi çıkarıyorum. Yağmurdan sakınmak adına küçük bir telefon kulübesine sığınıyorum. Rehberi karıştırıyorum. Birçok kimse var burada. Kimisi bir zamanlar can dostum kimisi aile bireyimmiş. Eski platoniklerimin sayfasını açıyorum birden. Yüreğimden binlerce değer dökülüyor telefon kulübesine. Birkaç tanesini telefona yerleştirip arıyorum 112 Hızır acili. Karşımda hayatın en ürkütücü yüzleriyle karşılaşmış soğukkanlılığını korumaya çalışan bir ses. Merhaba diyorum ona. Birkaç kelime konuşmak istiyorum. Yüzüme kapanıyor telefon. Ne oldu şimdi doktor hanım diyorum içimden. Enkazımı kaldırmanız için aramıştım. Ölen bir faninin son sözlerini dinleyip öyle götürseydiniz ya morga. Sözler ve düşünceler bu kadar değersiz mi? Rekabetçi yaşamda en değerli olan ölmüş ve kokuşmuş olan bedenim mi? Rekabetten ayrıldığım vakit son model bir minibüs alıp götürecek bedenimi. Üzerine beyazdan bir cüppe giymiş adam ‘bu adamda cennetimize gelsin.’ diyecek. Orada adil olmaya çalışacak herkes. Gözyaşı dökecekler. Ön sıralarda aile bireylerim.

İşte böyle, hiç kimse yok telefon rehberinde. Yeniden yağmura çıkıyorum. Islatıyor günlerdir banyo yapmamaktan kokuşmuş bedenimi. Yenilenmek istemiyorum suyla. Duygulara inanmayanlar geliyor aklıma. Kaç bin tane duygumu heba ettim şu fani dünyada. Harcadılar birer birer yok ettiler. Mantıkla mutlu olmaya çalıştı herkes. Düzenin bahşettiği o yalnızlığı büyük bir şeymiş gibi sahiplendiler. Aramadılar sormadılar hiç birisi. Basit ucuz ve geçici hazlar peşinde koştular. Bir kafedesin ya da bir bilardo salonunda, Pariste o kulenin altındasın. Ben yokum ya orada. Gözlerini kapattığın o son dakikalarda onlar olmayacak yanında. Belki benim sevgim ve bana duyduğun ufacık sevgi ruhunla beraber uçacak yıldızlara. O ruhlar ki kimisi çok ağır kimisi kuştan hafif. Kuştan hafif olanlar kapılacak rüzgâra da ulaşamayacak vaat edilen topraklara. Kimisi değer verdiği ruhlarla uçacak yıldızlara.

Ben bugün böyle yalnızım ya, ne konuşacak bir dost, ne bir arkadaş, ne de bir sevgili bulamadım ya. Zaman zaman yanıp sönen bir sokak lambasının altında, biraz önce beni dilenci sanıp önüme beş akçe atan adamın attığı paranın üzerindeki bir adamla konuşuyorum. Para yalnızlığın ilacıdır. Tatmin oluyorum. Cebimden küçük bir çakıl taşı düşüyor. Parçalanıyor akan sele kapılıp yok oluyor… Ah benim kırmızı renkli, güzel çakıl taşım. Yağan yağmurlar seni bana geri getirecek biliyorum. Çünkü sen yalnız çakıl taşımsın…

Alican ÖZER

ozeralican@hotmail.com