Posts Tagged ‘ adli tıp ’

Bir Nefes Kaç Kuruş?

Bir Nefes Kaç Kuruş?

Herkesten her şeyden kaçmak istediğiniz günler oldu mu hiç? Ya da güneşin tersine doğru koşmak istediğiniz günler. Hiç doğmasını istemediğiniz, hep kendinize ait gecelerde kalmak istediğiniz zamanlar. Az zamandır yaşamış, kısa bacaklarıyla güneşe meydan okuyamayan bendenizin böylesi zamanları oldu.

Simply_child

Bir sabah uyandım. Annem babama bağırıyordu. Babam, anneme bağırıyordu. Sonra kapı şiddetle çarpıldı. Babam evden gitmiş olacaktı. Annem hiddetle odaya girdi. “Yeter artık uyan okula geç kaldın!” diye haykırdı. Gözlerimi öfeleyerek uyanmaya çalıştım. Kalktım önlüğümü giydim ve okul yoluna düştüm. Okul doğudaydı güneşe doğru yürüdüm. Keşke dedim şimdi batıda olsaydım, oradaki küçük bir çocuk kadar huzurlu bir gecede uyusaydım. Ya da küçük bir mezarlık olsaydım üzerimde çiçekler bitseydi, kuşlar uçuşsaydı. Şimdi düşünüyorum da küçücük aklımla neler neler düşünmüşüm.

O gün sınıfta ölüm sessizliği vardı. Öğretmen cebirden aldığımız notları okuyacaktı. Herkes pür dikkat öğretmeni dinliyor, sanki dünyadaki varlığının değerini tescil edermişçesine sevinip, üzülüyor. Kimimiz kendini dünyalıymış gibi hissediyor, kimimiz uzaylı, kimimizse doğduğuna pişman hissediyordu. Zengin çocuklar, fakir çocukların yine üstünde. Çaresiz düşük notumu koltuğumun altına alıp eve doğru ilerliyorum.

Annem açıyor kapıyı, ağzında bir sigara. Ne yaptın sınavı diyor? Çaresizce “yirmi” diyorum. İki nokta hayal ediyorum birisi dip, diğeri en üst. Bir doğru üzerinde koşuyor gibiyiz. Keşke hep üste doğru koşabilsem diyorum. Biliyorum babamda demişti, dedemde demişti, annem de demişti, hatta daha öteye başkasının sırtında taşınmak için zengin bir adamla evlenmişti ama alt karanlıktı, üstte karanlık, nerede bizim bu çok sevdiğimiz aydınlık? Annem ayağından terliği çıkardı ve eşek sudan gelene kadar dövdü beni. Kızarmış kıçımla çaresizce yatağa uzandım. Gözlerimden damlalar gökyüzüne doğru değil, yeryüzüne doğru aktı. Kurudu, buharlaşamadı.

Babam bir gün ansızın öldü. Hiç beklenmedik bir zamanda öldü hem de. Yaklaşık kırk yaşında olduğunu tahmin ediyordu akıllı beyinler. Kaç yılını yaşadı, kaçında zaten ölüydü bilmiyorduk. Annem ağladı. Geniş zamanlar boyunca ağladı. Babamın bir eşi daha varmış, başkaca çocukları. Annem biliyormuş, ben henüz küçücük beynimle babam ölene kadar bunu idrak edememiştim. Zaman zaman evimize gelen çocukları çok seviyor onları hep arkadaş olarak görüyordum. Yüklüce mirası varmış babamın, paylaştırılması gerekiyormuş ve annemin karnındaki hiç doğmamış bir çocuğunda hakkı olabilirmiş bu mirasta. Bazı büyük adamlar karar vermişler ve benim kadar küçücük bir çocuğa para vereceklermiş. Şaşırdım, daha para kullanmayı bilmiyordum bile. Genelde bakkala gider bir şeker alır “Mehmet Bey” derdim. Babamın ismini bakkal not alırdı. Babam bize adını bıraktı zannederdim hep, sonraları babam gitti annemin ismini vermeye başladım bakkal amcaya. Sonradan anlıyorum ki babamdan kalan para hiçbir zaman çalışmasak ölene kadar yetecek yüklü bir paraydı. Tıpkı yıllarca alışveriş ettiğim güvenilir ismi gibi.

Annem bir gece ansızın sancılandı. Komşularla hastane yolunu tuttuk. Büyükler arasında “kara haber” olarak algılanan olay acı bir şekilde içimize oturmuştu. Kardeşim doğarken ölmüştü. Sonradan kara kamunun siyah cübbeli bir avukatından duyduğumuza göre mevzu bahis olayı daha önemli kılan şeyse, doğamamış kardeşimin mirasa ortak olamamasıydı. “Bir nefes” dedi avukat bir yudum nefes alabildiyse para sizindir dedi. Adli tıbba gidecek, ölü bebeğinizi soğuk su dolu bir küvetin içine basacağız. Birkaç baloncuk çıkarsa mirastan geriye kalan tüm para sizindir dedi. Annem, gözünü bile kırpmadan evet dedi. Çocuk aklımla tahayyül ettiğim olaylar ve ölü kardeşimin başına gelecekler beni ürpertti. Kıçım hala yanıyor gibiydi. Verin dedim içimden, verin kardeşimi bağrıma basayım. Ölü bedenini hemencecik toprağa koyayım. Diyemedim.

Sonraki günlerde kardeşimi soğuk su dolu bir küvetin içine bastılar. Birkaç baloncuk çıktı ciğerlerinden o kadar. Nefes almıştı, para bizimdi. Birkaç baloncuk ve para, çocuğunu suya basan bir anne… Kim bilir talihsiz kardeşim yaşasa ve bütün sınavlara girse ve üste en üste çıkmaya çalışsa ne kadar bedel ödeyecekti? Oysaki o yaşamamayı tercih etti ve soluk borusundan aşan bir gram havayla bütün borcunu ödeyerek gitti.

Alican ÖZER

ozeralican@hotmail.com