Posts Tagged ‘ zamanlar ’

Unutamıyorum

Unutamıyorum

Ilık bir rüzgâr esiyor, suyun altındayım şampuanın sana bürünmüş o kokusuyla irkiliyorum. Unutamıyorum galiba. Uzaktan ezan sesi geliyor. Postacı kapı zilini zorluyor. Hayat akıp gidiyor. Unutturuyor zaman zaman seni. Bazen küçük şeylerle anımsıyor, büyük zamanlarda düşlüyor, son zamanlarda aslında ben senin için yaşıyorum.

Ah o yaz gecesi, ah o çay bahçesi, ah o yazlar yok mu o yazlar. Seni hatırlatıyor bana. Kışlar yok mu, o lanet olası kışlar. İşlerin arasında seni unutturuyor.

281315_481490698556317_852065296_n

Düzelemedim ben, unutamadım galiba. İlk zamanlar öldürmeye çalıştım içindeki her şeyi. Nefret etmek istedim. Denedim bunu, etraftakilerin söylediklerini de dinledim çokça. Unutmaya çalıştım. Unuttum evet, sadece unutmak istediklerimi…

Bir zaman başkaları var zannettim. Gidiyorsun zannettim. Gitmedin. Onlar kalktılar koltuklarından bir de baktım kalbimin orta yerinde yine sen. Yağmur damlalarıyla puslanmış bir otobüs camından şehre bakarken anladım ki hiç bir şey geçmemiş aslında. İnsan hep aynı şeye bakınca bir süre sonra görmez ya onu. İşte öyle, bende sana bakarken kör olmuşum. Göremiyorum bu aralar, göremiyorum…

Bilemiyorum ki nasıl bitti her şey. İnanamıyorum gerçek zamanda bana söylediğin o kelimelere. Hiç inanmadım ki. İnandım mı yoksa? Ah! Lanet olası bilmez yanım, beynimin daha fazlasını anlayamadığı dakikalar. Beynimin kalbime yenik düştüğü zamanlarımı yaşıyorum acaba?

Öldürmek istedim kalbimi. Çokça içtim. Sigarada içtim zaman zaman. Ne varsa doldurdum ciğerlerimi, kalbimi. Ölsün kopup gitsin istedim. Olmadı. Senin uzağındayım sandığın zamanlarda hep yakınındaydım aslında, görmedi gözlerin. Baktığın tarafın çaprazındaydım. Olmak istediğim o yerlerin çok uzağında…

Geçmiş aşklarımdan birinde haritadan bir şehri silmiştim mesela. Geçen gün haritayı incelerken anladım ki silinmemiş haritada duruyormuş hep ora. Hep yüzüme vurdular bak orada diye. Gel dediler, gitmedim. Yok, saydım yokmuş gibi davrandım orası, ama olmadı işte.

Şimdide diyeceğim ki bir zaman, bitti işte kesip attım orayı ve bitti. Biliyorum bitmedi diyecekler bana kalbin bir bütün atıyor, damarlardan kan akıyor diyecekler. Görmeyecekler içindeki sevgiyi, ben duyarım onu ve ancak bittiğinde anlarım gittiğini.

Ben yine bir sahil düşleyeceğim, yine balıklar olacak, yine ağaçlar olacak, vazgeçilmez çakıl taşları olacak, doğa olacak orada. Tek eksik, düşlediğim sen bile olamayacaksın ya orada. Tek başıma kaldığım sahilden büyük bir dalga alıp götürecek beni. Boğulacağım insanların arasında. İnsanlarla dolu bir sahile götürecekler ve avutmaya çalışacaklar beni. Elime şeker verecekler bazen, yanıma sana benzer birini eş edecekler. Çaresiz gerçek zamana yenileceğim belki de.

Ama ben hep o sahildeymişim ve o çakıl taşı oradaymış gibi hissedeceğim. Yüz binlerce hatta milyonlarca kişi o azgın dalganın içinde boğulduğumu ve bu sahile savrulduğumu söylese bile. Ben ölmek pahasına dahi olsa, hatta mutsuzluktan bile ölsem yine haykıracağım herkese “Hayır ben ölmedim!” Unutmayacağım hiç ve hep seni seveceğim. O zamanda, ölmem ben, beklerim. Bir gün gerçek zamana, yenilene dek…

Alican ÖZER

ozeralican@hotmail.com

Sigara Ve Sevişmek

Sigara ve Sevişmek

Sıkıcı ve boğucu işlerin ardından bir nefes çekiyorum sigaramdan. Zorunlulukların verdiği zorlukları alıp götürüyor birden. Hayallerimin olmayışlığını, garip bir sakinlikle dindiriveriyor. Bir nefes daha çekiyorum ondan, karbondioksit doluyor bembeyaz ciğerlerime, bembeyaz sayfamı kirleten hayat düzeni gibi…

Film izlerken beni en çok iki sahne etkiler. Birisi birbirini seven ve sevişen insanlar, diğeri ise sigara dumanını içine derin derin çeken bir insan portresi. Seven ve sevişen insanları gördüğümde ölmekten korkarım. Sanki unuttuğum bir şeyi hatırlamak gibi. Ölümün romantik yanlarını düşündüğümden tam iki insan sevişirken ansızın ölüm gelir aklıma. Can veren sıvının vücudumdan koparılışında duyduğum hazzı ölürken de hissedeceğimi zannederim hep. Sevmek ve sevişmek belki de insanoğlunun ortak tek noktası. Bireysel hazların buluştuğu tek nokta… Çünkü herkesin atan bir kalbi, yalnız bir bedeni var. Bahşedilen koca bir dünyada yapayalnız ve aylakça dolaşmak bazen güzel gelebilir insana ama sonunda yine başka bir kalbi arar. Onu çok seven bir kalbi…

Sevgiyi ve sevişmeyi aramak mı dedim? İnsan en sevdiği şeyi başarmak için mi çabalamalı? Hayır, içinde yaşadığım sistemde sevgiyi aramak yerine parayı aramak en hayati şey. Mecburen günümün yarısından fazlasını sevgiyi aramak için parayı arayarak geçiriyorum. Bazen yirmi dört saatlik zaman diliminde yirmi beş saat çalışarak ölüme meydan okuyorum. Hiç gelmeyeceğini sandığım ölüme… Hep korktuğum hastalıklara meydan okuyorum. Oysaki biliyorum ki bir yumrukla beni yere indirecek. Sağlıklıyken aramadığın sevgiyi hastayken mi arayacaksın be adam? Hayat geçiyor işte. Rutin zamandan çaldığım zamanların birinde, ne zaman sevişen bir çift görsem aklıma ölüm gelir.

Ne zaman uzun uzun ciğerlerini sigara dumanıyla dolduran bir adam görsem, ölüme meydan okumak gelir birden aklıma. Ölüme biraz daha yaklaşmak, ondan kaçmadığını belirtmektir aslında. Ölümden korkan bir yürek, ölümü içine yudum yudum çekemez asla. Günlük rutin ve bunaltılarla ölen kalp hücrelerimi ha ben sevgiyle beslemeyerek öldürmüşüm ha bir sigara dumanı öldürmüş. Ne fark eder. Pipoma uzanıyor elim. Yakıyorum ucundan…

Sevmek ve sevişmeyi, sigarayla ölüme gitmeyi, unuttuğum sihirli zamanlar var içimde. Hiç tanımadığım gizli saklı kalmış bir hayata bir bedene âşık olmak. Aşkta korkuları ve ölümü unutuyorum birden. Sanki gerçekten yeniden tüm kalp damarlarım kanla doluyor. Ansızın yeniden doğuyorum.

Aşkı bulamadığım yine rutin dakikaların birinde camla sevişen yağmur damlalarına bakarak pipomdan bir nefes daha çekiyorum…

Alican ÖZER

ozeralican@hotmail.com