Unutamıyorum
Unutamıyorum
Ilık bir rüzgâr esiyor, suyun altındayım şampuanın sana bürünmüş o kokusuyla irkiliyorum. Unutamıyorum galiba. Uzaktan ezan sesi geliyor. Postacı kapı zilini zorluyor. Hayat akıp gidiyor. Unutturuyor zaman zaman seni. Bazen küçük şeylerle anımsıyor, büyük zamanlarda düşlüyor, son zamanlarda aslında ben senin için yaşıyorum.
Ah o yaz gecesi, ah o çay bahçesi, ah o yazlar yok mu o yazlar. Seni hatırlatıyor bana. Kışlar yok mu, o lanet olası kışlar. İşlerin arasında seni unutturuyor.
Düzelemedim ben, unutamadım galiba. İlk zamanlar öldürmeye çalıştım içindeki her şeyi. Nefret etmek istedim. Denedim bunu, etraftakilerin söylediklerini de dinledim çokça. Unutmaya çalıştım. Unuttum evet, sadece unutmak istediklerimi…
Bir zaman başkaları var zannettim. Gidiyorsun zannettim. Gitmedin. Onlar kalktılar koltuklarından bir de baktım kalbimin orta yerinde yine sen. Yağmur damlalarıyla puslanmış bir otobüs camından şehre bakarken anladım ki hiç bir şey geçmemiş aslında. İnsan hep aynı şeye bakınca bir süre sonra görmez ya onu. İşte öyle, bende sana bakarken kör olmuşum. Göremiyorum bu aralar, göremiyorum…
Bilemiyorum ki nasıl bitti her şey. İnanamıyorum gerçek zamanda bana söylediğin o kelimelere. Hiç inanmadım ki. İnandım mı yoksa? Ah! Lanet olası bilmez yanım, beynimin daha fazlasını anlayamadığı dakikalar. Beynimin kalbime yenik düştüğü zamanlarımı yaşıyorum acaba?
Öldürmek istedim kalbimi. Çokça içtim. Sigarada içtim zaman zaman. Ne varsa doldurdum ciğerlerimi, kalbimi. Ölsün kopup gitsin istedim. Olmadı. Senin uzağındayım sandığın zamanlarda hep yakınındaydım aslında, görmedi gözlerin. Baktığın tarafın çaprazındaydım. Olmak istediğim o yerlerin çok uzağında…
Geçmiş aşklarımdan birinde haritadan bir şehri silmiştim mesela. Geçen gün haritayı incelerken anladım ki silinmemiş haritada duruyormuş hep ora. Hep yüzüme vurdular bak orada diye. Gel dediler, gitmedim. Yok, saydım yokmuş gibi davrandım orası, ama olmadı işte.
Şimdide diyeceğim ki bir zaman, bitti işte kesip attım orayı ve bitti. Biliyorum bitmedi diyecekler bana kalbin bir bütün atıyor, damarlardan kan akıyor diyecekler. Görmeyecekler içindeki sevgiyi, ben duyarım onu ve ancak bittiğinde anlarım gittiğini.
Ben yine bir sahil düşleyeceğim, yine balıklar olacak, yine ağaçlar olacak, vazgeçilmez çakıl taşları olacak, doğa olacak orada. Tek eksik, düşlediğim sen bile olamayacaksın ya orada. Tek başıma kaldığım sahilden büyük bir dalga alıp götürecek beni. Boğulacağım insanların arasında. İnsanlarla dolu bir sahile götürecekler ve avutmaya çalışacaklar beni. Elime şeker verecekler bazen, yanıma sana benzer birini eş edecekler. Çaresiz gerçek zamana yenileceğim belki de.
Ama ben hep o sahildeymişim ve o çakıl taşı oradaymış gibi hissedeceğim. Yüz binlerce hatta milyonlarca kişi o azgın dalganın içinde boğulduğumu ve bu sahile savrulduğumu söylese bile. Ben ölmek pahasına dahi olsa, hatta mutsuzluktan bile ölsem yine haykıracağım herkese “Hayır ben ölmedim!” Unutmayacağım hiç ve hep seni seveceğim. O zamanda, ölmem ben, beklerim. Bir gün gerçek zamana, yenilene dek…
Alican ÖZER
ozeralican@hotmail.com