Posts Tagged ‘ onursuz ’

İnandığım Bir Çakıl Taşı

İnandığım Bir Çakıl Taşı

Bugün yine o yerdeyim. Yıllar önce çekip gitmek istediğim ama bir türlü bırakamadığım, kaldığım yerdeyim. Cebimde küçük bir çakıl taşı var umuduyla. Eskisinden daha şerefsiz, eskisinden daha gurursuz ve onursuz bir halde avare dolanıyorum sahilde.

Ağaçlar, çiçekler kurudu, böcekler çoktan terk edip gitti beni. Soframda biraz peynir, birkaç zeytin var artık. Eğilip ekmeğe uzanıyorum kursağımdan geçip mideye indiremiyorum lokmalarımı. Su bile yetmiyor yumuşatmaya artık bazı şeyleri. Gerçekliğimi yavaş yavaş kaybediyor, belirsizleşiyorum adeta. Her şeyi reddediyor, çılgınca sadece seni istiyorum yine yeniden.

Güzel kadınları yazmayı bıraktım, güzel kadınları çizmeyi bıraktım güzel kadınlara bakmayı bıraktım ve güzel kadınları sevmeyi bıraktım. Kordon boyu yürüyorum bazen bir bakıyorum sağım, solum, önüm arkam sen. Bir şeyler yazmaya çalışıyorum her kadın sonunda sana eviriliyor. Çizim kalemim sanki senin yüzüne teşne.

Yaşamak istesem nafile, her durakta sen… Çılgınca inip koşuyorum sana. Çölde bir serap gibi kayboluyorsun. Peki, öyleyse neden peşimi bırakmıyorsun? Kader, kahrolası, yok olası kader. Bazen seni bana geri getirecek diye seviyorum.

Senden sonra aşk anlamını kaybetti. Sonsuz bir kara deliğin içinde kaybettim tekrar bulamıyorum. Yaşamak anlamsız. Nefes almak anlamsız… Diğer her şeyde zaten, anlamsız olması gerekenden daha anlamsız…

Herkesin bir çekip gitme hikâyesi vardır. Sondan ikinci sevdiği olduğumdan ya da bir sebepten verdiği değerin daha değerlisini bulup çekip gittiği ve bugüne kadar tüm kadınların çekip gitme hikâyelerine inandım. Bir tek sana ve hikâyene inanamıyorum. Kalbin ah o temiz, o güzel kalbin…

Geceleri rüyalarımda seni gördüğüm günün sabahlarında uzunca bir süre yataktan kalkamıyorum. Biraz daha sarılıyorum yatağa sen gibi. Yastıkları öpüp, kokluyorum. O şuursuz vakitlerde aynı sen gibi kokmuyorlar mı, öylesine seviniyorum ki bir bilsen. Sonra zihnim açılıyor ve sen yok oluyorsun. Hasta olduğum günler ilaçlar kâfi gelmeyince. Ateşler içinde senin umudunla ayaklanıyorum.

Issız gece yarıları sarhoşluğumu daha da arttırsın diye içiyorum. İçip içip senle beni yan yana koyduğum senaryoları düşlüyorum. Sanki tarihin bir yerinde bir kırılma olmuş ya da Tanrılar algılarımızı yeniden yaratmış, senle ben yan yana düşmüşüz. Gözlerinden öperek uykuya dalıyorum.

Sonra tüm gerçekliği hatırlatan insanlar çevreliyor etrafımı ve suratımıza vurup duran bu iğrenç hayatın yalnız kabalığı, ittiriyor beni, yapma diyorum. Silah çekiyor şakağıma dayıyor. Vur ulan diyorum vur artık bitsin bu çile. O arkasına bağlayıp sürüklemeyi tercih ediyor. Sonra yine kendimi öldüremiyorum. Hayatı değiştiremiyorum ve bu anlamsız sonsuz gidişe bir dur diyemiyorum. Sen olsan yanımda, ah olsan… Her şeye inanacak gibiyim.

Alican ÖZER

ozeralican@hotmail.com

botticelli_birth_venus_2