Çok Sevebilirdim
Çok Sevebilirdim
Yavaş yavaş girdin hayatıma. Aşkın ve güzelliğinle sevgiliydin sen. Sevginin gücü yayılıyordu her yana. Aynı zamanda kurtulamadığın diğer hayatın acımasızca törpülüyordu sevgiyi. Yönetmek istediğin iki, yaşamak istediğin bir hayat vardı. İkisini de yürütebileceğini sandın belki de, ama bu şehir bu senaryo için çok küçüktü…
Ardında bıraktığın adam sana kör kütük âşık belki de. Yıllarca sürmüş beraberliğin ve sevgin. Kolay değildi kestirip atmak biliyorum, ama bu türlüsü de olmazdı… Olamazdı işte. Binlerce neden sayabilirsin, binlerce olanaksız denen aşk hikâyesi. Fakat bu olmadı işte. Sevgini açıklarken belki de en önemli noktayı atladın.
Nasıl inanabilirdim sana, hep beraber aynı rüyayı görebileceğimize nasıl inanabilirdim. Karşılıksız sevgiyi düzgünce taşıdın önce, fakat eski sevgilini bırakamadın. Hatırlar mısın gidiş dönüş uçak bileti verdiğim günü? Sen o biletin sadece gidişini kullandın. Dönüşünü en başta kaybettin. Bilmezsin, bir sınavdan geçirdim seni. En adil sınavdır hayat. Sonuç belgesi elime çok geç olmadan ulaştı. Tıpkı düşündüğüm gibiydi her şey. Kalpte olan sevgiye, beyin işlemez. Beyin işliyorsa o sevgi değildir belki de. Bir ana âşık olmaktır. Kafanda ki bir puta tapmaktır aynı zamanda. Ben hiçbir zaman put olamadım.
Sen kendi putuna geri döndün. Arkasından binlerce küfür ettiğin putuna… Mutlu musun şimdi? Belki de hayatında ilk kez âşık olmuştun. Fakat içinde yıkamadığın o duvarlar ve bir türlü vazgeçemediğin cahil inadın. Hepsini sırtlayıp bir kenara atarak, sevgini zorla yere serip çirkinleştin. Işıl ışıl bakan gözleri, başka tarafa çevirdin.
Önce sen bir oyun oynadın, sonrasında ben. İkimizin yönetmen olacağı bir oyunu tek başına yönetmeye çalıştın, benim setimde kendi filmini çekmekten vazgeçtin. Sıkıcı ve monoton eski film setlerine geri döndün.
Kusura bakma ama çok kötü bir oyuncusun, aynı zamanda hiçte yönetemiyorsun. Oysaki ben doğru bir zamanda, uygun bir sette seni çok sevebilirdim. Fakat sen hiçbir şey yazamadığın beyaz sayfamızı çöpe atıp, eski, buruşmuş ve yıpranmış kaliteli kâğıtlarına geri döndün.
Artık senin için ne oynanacak bir oyun nede yazılacak senaryo kaldı. Sonu belli bir oyunda sana mutluluklar diliyorum.
Alican ÖZER
ozeralican@hotmail.com