Anlamak İstediğimiz

Anlamak İstediğimiz

Önce gerçeği ararız, sonra gerçek oluruz, sonra yine gerçeği aramaya devam ederiz. İçinden çıkılamaz bir kısır döngü içerisinde, bir gün sen öldün. Bende bir gün öleceğim ve sıcak toprağa karışacağım, belki bir kül haline geleceğim. Ya da cesedimi bile bulamayacaklar.

O gittikten sonra hiçbir şey değişmedi. Otobüs aynı hızla ilerliyordu, sokaklar aynıydı, çocuklar aynıydı. Aklımızda ki sorular bile değişmemişti. Beklentiler aynıydı. Biz anlayamadık bu ölümü, normal karşıladık ve ağladık. Katılaşmış hayat düzenine o kadar alışmıştık ki. Ölüm yüreğimizin parçalanmasına ve bir gram gözyaşına katık olmuş saf duygularımız karşında saygı duruşuna geçip, daha çok kişiyi sevmeye başladı.

Can; parayla üzerine elbiseler giydirdiğimiz bir mal. Bedava ürünü parlatmak gibi bir şey…

Yaşamak; bilinçsiz doğumun ardından sınırsız yaşama isteği. Her bir oyunda başrol olma tutkusu. Parasız gelen zevk, parayla satın alınamayan mutluluk. Ve bütün gerçeklerin parasal bir değeri olması… En büyük oyunun içinde, yeni, küçük oyunlar yaratma isteği. Gerçekliği göremeden sanal gerçekliğin içinde kaybolmak.

Aşk; iki bedenin birbirini çağırması gibi… İki birbirini tanımayan bedenin anlık yoğun istenci… İstenç karşısında kıskançlık, bağlanma ve sahip olma duygusu. Doyurulamayan egolar. Bir tenin diğer tene kendini beğendirmek için taklalar atması.

Ten; yaşar, hisseder ve bekler. Hiç unutmaz, teni ya da kokusuna aşina olduğunu. Kural, kanun dinleyen bir ten, hastalıklıdır.

Romantik; bir ten’e teşne ve ayrılamayan… Bir kadına ya da bir erkeğe ölene dek bağlı bir insan… Ne kadar özel ve masalsı…

Sevgi; nasıl yaşanırsa yaşansın eleştirilemeyen ve en değerli. Ucu, sonu, başı belli bir yolculukta en iyi arkadaş… Olmazsa olmaz.

Sevgi hem güzel, hem tehlikeli…

Yaşlı bir adamın ölmesi kadar olağan karşılanan… Yaşlılık; bitkin, yorgun ve hasta, işe yaramaz bir insanın, her şey olmaya çalışmış fakat sonuçta hiçbir şey olamayan bir adamın ölümü.

Genç; çalışkan, dinamik ve işe yarayan birinin ardından dökülen gözyaşları. “İyi mi kötü mü?” olduğunu algılayamadığımız. Devamlı kuşkularla dolu bir yaşam sürmemize sebep olan ve sevmeye, dünyayı daha katlanılabilir kılmaya çalıştığımız insandı anlamak istediğimiz. Yıllar var ki hiçbir şey değişmedi.

Alican ÖZER

ozeralican@hotmail.com

  1. çok iyi

  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın